






|
||
| Siyasal İslam Ve Muhasebe | ||
| Gazeteci Yazar Halis Özdemir, "Siyasal İslam Ve Muhasebe" başlıklı köşe yazısında “Siyasal İslam”ın Türkiye’deki serüvenini sert bir muhasebeye tabi tutuyor. İdeallerle iktidar arasındaki kırılmayı, ahlak söyleminin nasıl eridiğini ve yapılan hataların faturasının neden İslam’a kesildiğini açık ve sarsıcı sorularla gündeme taşıyor. | ||
| GÜNDEM Haberi | ||
![]() |
||
| |
||
Siyasal İslam Ve Muhasebe
Türkiye’nin siyasetine yön veren “Milli Görüş” hareketi, “on yılda on milyon genç yarattık her yaşta” sloganı ile “Kemalist ideolojinin” hedefi olarak ifade bulan bu şiirsel söyleme rağmen merhum Erbakan, siyaset arenasında “kuş dili” kullanarak yol almaya çalıştığı dönemde “milli görüş- milletin asli görüşü veya milletin bin yıllık görüşü” diye ifade etmiş, “milli görüş”, “adil düzen” iddiası ile de takviye edilerek yol almıştı. Ancak parçalanmış “milli görüş, adil düzen” markalı siyasi hareketin, kopan büyük parçasının; “milli görüş gömleğini çıkardık” ifadesi toplum tarafından takıyye olarak değerlendirilmiştir. Sonuçta “milli görüş hareketi” parçalanmışlığına ve büyük parçasının iktidar olması ile “siyasal İslam” tarifini gündeme taşımış, Milli görüş gömleğini çıkardık deseler de, “referansımız İslam” demekle; “ siyasal İslam” tarifi siyasette resmen hayata geçmiştir. “Siyasal İslam” ve siyaset yolculuğu? Kendine ve iddiasına ne faydaları olmuş ve ne zararlar vermiş? Gerçekte “Siyasal İslam” olarak ifade edilen görüşün siyasi yolculuğunda gelinen nokta nedir? Ve “siyasal İslamcıların” tam da hedefleri bu gün geldikleri yer midir? Siyasal İslamcıların geldikleri noktadan hoşnut olduklarını söyleyebilir miyiz? Sanırım bu soruya net bir cevap mümkün gözükmemektedir. Denilebilir ki; ”sosyal olaylar kesin bir dille tarif ve tasnif edilemez.” Bu görüşü doğru varsaydığımızda kesin ifadeler kullanmamakla bazı sorulara cevap aradığımızda işin gerçeğine yakın bir sonuca ulaşabiliriz. Şöyle başlayalım. “Dağa taşa uçan kuşa hak yol İslam yazacağız” sloganını iliklerine kadar hissederek söyleyen bizim jenerasyon gelinen noktada “hah işte biz bunu yapacaktık” diyebiliyorlar mı? Gerçi Erbakan hoca Ayasofyayı açacağız dedi açıldı, başörtülü rektör olacak dedi oldu… Gibi merhum Erbakan’ın toplumu inançları uğruna motive etmek, hedeflemek, bilinçlendirmek ve gelecek inşa etmek hedefleri sayılmaktadır. Mesela aile, mesela başörtüsü ve kıyafet! Yani başörtüsü pardesü nereden nereye evrildi? Kültürel ve sosyal yozlaşmanın boyutu nedir? “Arkadaş bu siyasal İslamcılar örnek insanlar. Bu insanlar toplumu dönüştüren ahlakı önceleyen insanlardır” dedirtebildik mi? “Siyasal İslam” tasnifi İslamı vasat olarak yaşayan toplumu iktidar mensuplarının eylemlerini “İslam” ile özdeşleştirmek gibi bir hatalı yorumlama ile “İslam’ı yargılama” gibi bir neticeyi doğurmuştur.
Bir başka yanı; Taraftarları domine etmek! Partilerimizin çoğunun vatandaşı kutuplaştırmada üzerlerine yoktur. Ülkemizde siyasi taraf olmak, bir partinin mensubu olmak o partiyi ve yaptıklarını canı pahasına savunmak kültür ve gelenek halini aldı. Öyle zamanlar olur ki parti mensubu partisinin yaptığı herhangi bir eylemi aklı vicdanı kabul etmese bile o konuda en azından itiraz etmez sessiz kalmayı yeğler! Kaldı ki bazı durumda inanmasa da partisinin eylemini savunmayı partili olmanın gereği olarak görür. Partisi ve tarafı karşı parti ve partililer nezdinde aman partimiz zorda kalmasın! Toplum ve amaçları açısından bedeli ağır olsa da konumlarını kaybetmek istemezler! Sonuç olarak siyasi partilerin sorgulanmasının önü kapatılmış olur. Öyle olmasa “PKK yandaşları ile yan yana gelmek alçaklıktır” dedikten nerede ise bir ay geçmeden ““Önder” gelsin mecliste konuşsun” deyip her iki söylemini de partililer şiddetle ayakta alkışlarlar mıydı!? Tabi ki kendilerince bir izahı vardır elbette! “Devlet aklı ve devlet tecrübesi” vs. Ve sonra; Milliyetçilik, Atatürkçülük, İslamcılık öyle mi? Siz de; “Siyasal İslam” çökmüştür. “Siyasal milliyetçilik” çökmüştür. “Siyasal Atatürkçülük çökmüştür! diye düşünenlerden misiniz? Böyle düşünenler azımsanmayacak sayıdadır. İlan etmemeleri kimseyi yanıltmasın!
Bu durum böyle midir değil midir lütfen her fert bizzat cevabını kendi şahsına sorarak bulmalıdır.
Öncesinde, “milli görüş” sonrasında ise; “Siyasal İslam” olarak tarif edilen siyasi hareket çok kazaya uğradı. Beş defa partisi kapatıldı. Her defasında “nerede kalmıştık” denilerek motivasyonlarından hiçbir şey kaybetmeden yollarına devam ederken, siyasal İslam tasnifi içindeki partiler bölündü. Bölünmekle kalmadı meclise girebilmek uğruna “benzemezler ortaklığı” da dahil “iktidarda kalabilmek” için pek çok atraksiyonlar yaşadılar. İddialar değişti motivasyon gerekçeleri değişti. Nihayetinde pragmatist yaklaşımlarda gelinen sonucun fitilini ateşledi.
Nerede kaldı, Önce ahlak ve maneviyat söylemi! Nerede kaldı, İslam NATO’su, islam BM teşkilatı nerede kaldı? Kimi zaman “ütopyaymış!” Denildi. Hatta “faiz ekonominin gerçeğidir. Biz yanıldık!” Diyenler olduğu gibi “Erbakan hoca bizi kandırdı” deme bedbahtlığına düşenler oldu. “Medeniyetimiz batı medeniyeti karşısında yenilmiştir” deme gafletinde bulunanlar oldu.
Az gittik uz gittik dere tepe düz gittik!
İnsan, İslamın arkasına saklanmak yerine İslam ahlakıyla ahlaklanmalı yaşayışı ile örnek olmalı. Gerisi lafı güzaftır.
|
||
|
||
| Etiketler: Siyasal, İslam, Ve, Muhasebe, |







